18 Şubat 2012 Cumartesi

█ ♫ ♪ Beautiful


Efendim, adı gibi güzel bir yazı yazmak isterim sizlere. Öylesine küçük şeylerle uğraşarak vakit harcıyoruz ki hayatta ileride dönüp bakınca belki de "ne kadar da boş geçirmişim" diye pişman olabileceğimiz nicelikte zaman kayıplarımız var. Peki vaktimizi nasıl daha olumlu yönde kullanabiliriz? Hayat bize çelme takmaya çalıştıkça güzel manevralarla sıyrılıp "naniik" demenin 97 yolu nedir? gibi sorulara cevap falan aramayacağız burada. Güzel güzel yazıyoruz, güzel güzel okuyoruz işte canım :)
Her şey daha dün gibi değil mi? Sokaklarda koşuşturan çocukluklarımız, benim aklımın henüz başıma gelmemiş çağlarımdan ve nostaljilerin baş kahramanlarından 90lar hatta belki daha da öncesi. Aslında ilgilendiğim "zaman" kavramının ta kendisi. Şimdi sağ kalanlar o zamanları yüzlerinde ince bir tebessümle hatırlıyor geldiği yerden memnun olsa da olmasa da ve yaşarken asırlar gibi süren o anların şimdi saniyelerle ölçüldüğünü görmekten şaşkın durumda.
5 milyar yaşında olup yaklaşık 7 milyar insana ev sahipliği yapan dünyamız alışkın olsa gerek bu duruma. Acaba o da Adem ve Havva'nın elmayı ısırdıkları anı "sanki daha dünmüş gibi" diyerek hatırlıyor mudur yoksa her şeyden habersizce durup kendisini yok etmemize, onu küresel ısınma hastalığının pençesine düşürmemize, savaşlarımıza krizlerimize 5 milyar yıldır tanıklık mı ediyordur?
Ben ve benim gibilerin sokakta, metroda, evde, okulda, herhangi bir yerde, herhangi bir anda, herhangi bir şey yaparken kendini film yıldızı gibi hissetmesi; yalnız ve kulağında kulaklıkla müzik eşliğinde ağır çekimde yürürken belki de bir romantik-komedinin kısa süreli ayrılık sahnesini çekermiş gibi triplere girdiğini gördükçe gülüyor mudur?
Gülerse gülsün be! 1 dünya içinde 7 milyar dünya, birbirlerinin yörüngesine giren, aynı yörüngelerde ilerleyen, bir başkasının bıraktığı yerden devam eden zaman zaman ancak bir o kadar da bağımsız 7 milyar dünya ve evet ben kendi dünyamda başrolüm, hayatıma o ya da bu şekilde dahil olanlar konuk oyuncu geri kalan pek çok kimse de varlığından haberdar dahi olmadığım figuranlar oluyor. Kendi filmimde alımlı alımlı yürürken rüzgarda, başkasınınkinde kadrajın bir köşesinden geçen bulanık siluetim belki de...
Pek çok filmi acımasızca eleştirirken "e bu ne biçim son oldu şimdi ne kadar alakasız bana verseler daha güzel bağlardım" diye, kendi filmini nasıl sonlandırıyorsun sevgili okur? Başladığın kadroyla değil muhtemelen, umduğun bir şekilde de olmayabilir ancak mutlu son olması dileğimle.

Evet biliyorum "Bu ne biçim son ne kadar alakasız, size versem siz daha güzel bağlardınız :)"